1 Eylül 2010 Çarşamba

bir eylül

Dün buharlaşacağımı düşündüm bir ara, öylesine bir sıcak vardı. Bugün... Eylül'ün birini gösteriyor madem takvimler, sonbaharın ilk gününe yaraşsın dedi hava bir ses, sonra serin bir nefes... Çorap giydim bugün. Ceketimden içeri sızan, hoşuma da giden bir ürperti. Üç aydır hiç görmediğim kadar dokunulası bir manzaraya bakıyorum. Kadıköy iskeleye doğru ilerleyen mavi minibüsleri görebiliyorum. Kırlangıçlarla dolu gökyüzü, hatta yeni geçti uzaktan bir leylek sürüsü. Çok güzel. Durduğum yerden masada soğuyan çayıma bakıyorum, sonra Topkapı Sarayı'na. Vapurun beni mest eden düdüğünü dinliyorum, yapraklarına bir gecede ne olduğunu bilemediğim çıplak ağaç dalında bir karganın sesini. Avrupa kıyısından Asya'ya bakıyorum. Hava karardı. Sanki bir avuç elmas atmışlar tepelerin üstünden: Yeni yanan evlerin ışıkları.
Göğsüm üşüdü, gitme zamanı.